SON DAKİKA
Hava Durumu

Mahallenin Arka Sokaklarında Saklı Bir Güç: Yerel Esnafın Sessiz Devrimi

Yazının Giriş Tarihi: 18.01.2025 22:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.01.2025 22:07

Dr. Ali Turan BARNİÇ; Eğitimci, Editör ve Yazar


Sabahın erken saatlerinde şehrin kalabalığı henüz uyanmamışken eski bir kapının gıcırtısıyla başlar hikâye. Eski tahta kapının ardında, bir zamanlar dedesinden kalan dükkânın ışıklarını açar Hüseyin Usta. Raflarda dizili duran baharat kavanozları, ekmek kokusunun sızdığı fırınlar, köşede usulca çalan radyo... Her biri, şehir gürültüsünün ardında kalan bambaşka bir dünyanın kapılarını aralar.

Büyük şehirler, yükselen gökdelenleriyle göğe kafa tutarken sokak aralarında sessiz bir direniş sürer. Bu direnişin ne silahı vardır ne de sloganı. Tek silahları, samimiyetle uzatılan bir bardak çay ve yılların hatırası bir tebessümdür. Yerel esnaf, tabelasında yazan ismin ötesinde bir anlam taşır. Çünkü onlar, şehrin hafızasıdır.

Zincir mağazaların soğuk floresan ışıklarında kaybolan insanlar, buralarda isimleriyle çağrılır. Veli amcanın manavında seçilen meyvenin tadı başkadır; çünkü o meyve, dalından koparıldığı toprağın hikâyesini fısıldar. Terzi Nermin'in ellerinden çıkan bir elbise, sadece bir kumaş parçası değil, sabırla işlenmiş bir emeğin simgesidir.

Ama mesele yalnızca alışveriş değildir. Yerel esnaf, mahalle çocuklarının ilk bayram harçlıklarını aldığı, sabahları gazeteyi sormadan tezgâha bırakan dosttur. Bir dükkânın eşiğinde edilen sohbet, çoğu zaman insanın içini ısıtan bir dost eli gibidir. Çünkü bu dükkânlar, dört duvarın ötesinde birer yaşam alanıdır.

Peki ya şehrin değişen yüzü? Modernleşmenin soğuk yüzü, dijitalleşmenin sonsuz ekranları... Her şeyin "hızlı" olduğu bir dünyada, yerel esnafın zamanı ağır akar. Onların saati, sabah çayıyla başlar, gün batımında esnaflar arasında geçen koyu sohbetle biter.

Bir mahallede esnafın kaybolması, sessiz bir vedadır. Raflardan eksilen sadece ürünler değil, anılardır. Çocukluğumuzun geçtiği sokaklar, esnafın sesiyle şenlenir. O sesler kesildiğinde, şehir susar.

Belki de artık dönüp bakmanın zamanı gelmiştir. O eski bakkalın ahşap kapısını bir kez daha aralamak, manavın önünde dizili meyvelerin kokusunu içine çekmek... Çünkü yerel esnaf, sadece ticaretin değil, mahalle kültürünün de son kalesidir.

Bu kaleyi ayakta tutanlar bizleriz. Bir kahvenin kırk yıl hatırını bilip, o kahveyi Hüseyin Usta'nın demliğinden içmektir mesele. Şehri şehir yapan, içinde sakladığı hikâyelerdir. Ve en güzel hikâyeler, işte o tozlu raflarda, gıcırtılı kapıların ardında gizlidir.

Peki, yerel esnafı nasıl destekleyebiliriz? Öncelikle, alışverişlerimizi yerel dükkânlardan yaparak başlayabiliriz. Büyük zincirlerin cazibesine kapılmak yerine, mahallenin esnafına yönelmek onların ayakta kalmasını sağlar. Sosyal medya üzerinden yerel esnafların ürünlerini paylaşmak, dostlarımıza ve çevremize tavsiye etmek küçük ama etkili adımlardır. Belediyeler ve yerel yönetimler, esnafa özel destek programları ve düşük faizli krediler sağlayarak bu kültürel mirasın korunmasına katkıda bulunabilir. Unutmayalım, bir şehri yaşanabilir kılan şey, onun içindeki küçük ama samimi hikâyelerdir. Ve bu hikâyeleri yaşatmak bizim elimizde.

...

Sitemizde yayımlanan köşe yazıları, yazarların kişisel görüş ve düşüncelerini yansıtmaktadır. Bu yazılar, site yönetiminin resmi görüşlerini veya duruşunu temsil etmez. Yazıların içeriğinden yalnızca yazarlar sorumlu olup, hukuki veya ahlaki yükümlülükler yazarlara aittir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.