Dünya Veteran Güreş Şampiyonası’nda 2022 yılında dünya şampiyonu olan Memioğlu, 2024 yılında ise kırık kaburgasına rağmen dünya üçüncülüğüne ulaştı. Aynı zamanda Sapanca Offroad Kulübü sporcusu olan Memioğlu, 2016 yılında Offroad Türkiye Şampiyonu unvanını da kazanmıştı.
Sapanca INFO 'da yayınlanan röportajı, okurlarımızla paylaşmak istiyoruz.
---
Hüseyin MEMİOĞLU, Sapanca ’nın bağrından kopup dünya arenasında ay yıldızlı bayrağımızı gururla dalgalandırmış bir yiğit. Güreş, onun için yalnızca bir spor değil; tam anlamıyla bir yaşam biçimi. Ailesinin desteği ve kendi azmiyle bu yolda büyük başarılara imza atan Memioğlu, şimdi de Sapanca’da gençlere el verip yeni pehlivanlar yetiştirmek için bir güreş kulübü kurmayı planlıyor. Nurefşan BAYKUL’un röportajıyla öyküsünü derinlemesine paylaştı.
Sizi tanımayan okuyucular için biraz kendinizden bahseder misiniz?
Adım Hüseyin MEMİOĞLU, 1978 doğumluyum. Sapanca’da ticarete ilgileniyorum ve bunun yanında spor yapıyorum. Hobi amaçlı başlamıştım ama biraz daha profesyonele geçtim. Benimle birlikte kendi çocuklarım da sporla ilgileniyor. Ülkemi, ulusumu temsil etmek için bu işe gönül verdim. Başarılı bir süreç geçiriyoruz.
Güreş sporunda yolculuğunuz nasıl başladı?
Lise 3. Sınıfta 16 – 17 yaşlarında başladı. Aslında çok geç başladı. Beden eğitimi öğretmenimin yönlendirmesiyle öncelikle okullar arası müsabakalara katıldık. Yaşadığım mahallede güreş antrenörü hocam vardı o da destek oldu.
İlk zamanlar babam pek olumlu değildi o zamanın eski düşüncesiyle sporu zaman kaybı olarak görüyorlardı bu nedenle erken başlayamadım.
Biraz daha kendimi geliştirdikten sonra beden eğitimi öğretmenimin de vasıtasıyla okullar arası müsabakalara yönlendirmesiyle başladım. 1 yıl Sapanca’da güreş yaptım. Sonra İstanbul Güreş İhtisas Kulübüne transfer oldum. 3 yıl boyunca orada eğitim aldım ve güreştim. Ardından Sapanca’ya geri döndüm ve askerlik vazifemi yaptım. Daha sonra profesyonel güreş serüvenim başladı.
Bu spora ilginizin ve yeteneğinizin olduğunu nasıl keşfettiniz?
Yaşadığım şehrin katkısı oldu. Sapanca doğanın içerisinde olduğu için doğuştan gelen bir yatkınlığım vardı kuvvet açısından ve beden eğitimi öğretmenim de bunu keşfetti. Okullar arası müsabakalardan sonra da bu alana ilgi duydum, sevdim, hayallerimde yer vermeye başladım.
Antrenman ve okul hayatınız nasıl ilerledi?
Antrenmanlarıma başladığım zaman lise dönemi bitmişti zaten. Spor akademisine de askerliği bitirdikten sonra başladım. Bu sırada askerde de ordular arasında olimpiyat 3.sü oldum. Üniversite döneminde ara verdim pek verimli olamadım. Üniversite bittikten sonra devam ettim.
Ailenizden gelen destekler nasıldı?
İlk zamanlar destek alamadım. Ailem güreş yapmamamdan yanaydı. İstanbul’daki akademide olmama rağmen yine destek alamadım hatta müsabakalarıma çok nadir gelirlerdi. Ben kendi çabamla elimden geldiğince başarmaya çalıştım açıkçası bu durum pek sonuç vermiyor ama bazen de sporcuyu daha çok destekliyor daha çok hırslandırıyor ve azimli oluyor.
Bu alanda fiziksel ya da mental olarak sizi en zorlayan etken nedir?
Fiziksel olarak güreş kendi başına çok zor bir alan. Ben bu alanda şampiyonluklara hazırlanmadan önce Sapanca gölünü yüzerek geçtim ve bisikletle geri döndüm sonra Karagül köyünde engebeli araziyi bisikletle geçtim ve koşuyla devam ettim. Bu hazırlanma sürecini anlatırken bile bayağı bir kelime tüketiyorsunuz ve ben bu parkuru 7 saatte tamamladım.
Şöyle ki bunlar da güreşin bir dalı aslında çünkü güreş yapıyorsan kondisyon ve kontrol açısından diğer sporlara da hakim olabilmelisin.
Çok iyi yüzebilmelisin mesela.. Çok iyi koşabilmelisin. Çok iyi jimnastik yapabilmelisin. Ağırlık kaldırabilmelisin. Bununla birlikte kas ağrıları ve sakatlıklar olabiliyor. En önemlisi inatçı bir ruhunun olması gerekiyor bırakmaman gerekiyor. O yüzden güreş çok zor bir spor dalı diyebilirim.
Motivasyon kaynağınız nedir?
Eşim…Desteğini benden hiç esirgemedi. Bana güç verdi. Bu durum içimdeki mücadeleci ruhumu destekledi ve moralimi yükselttiği için de başarı kaçınılmaz oldu tabi ki…
Kaybettiğiniz maçtan sonra neler düşünüyorsunuz?
Maçı nasıl kaybettiğinize bağlı. Mesela rakibin senden daha kuvvetli, senden daha iyi çalışmış olur ve sizi yenmiş olur. Bu durumda elbette üzülürsün fakat daha iyi olmak için için çalışırsın. Ama haksızlıkla ya da hakem oyuyla kaybetmişsindir o insanı daha farklı boyuta iter ama en kötüsü de senin güç ve kondisyon olarak üstün olduğun rakipler karşısında basit bir hareket hatasından dolayı yenilmektir. Son dünya şampiyonasında 5 maç yaptık ve 1 maçı da bu yüzden kaybettik.
Şampiyonalara hazırlanmak için çok ciddi bir disiplin ve çalışma gerektiriyor peki bu süreçte bize 1 haftanızı nasıl planladığınızı anlatır mısınız?
Güreşle birlikte aynı zamanda ticaretle uğraştığım için programı buna uygun şekilde düzenliyorum. Öncelikle problemli olan bütün işlerden kesinlikle uzak duruyorum. Problem olacağını hissettiğim hiçbir işe ve hiçbir diyaloğa girmiyorum. Kişisel ya da iş hayatında moralimi bozacak her şeyden uzak duruyorum. Bu son 1 haftada çok düzenli uyuyarak ve buna öğlen uykularını da katarak uyku düzenimi çok iyi ayarlıyorum. Antrenmanlar git gide azalıyor ve son hafta günde 1 antrenman yapıyorum bunlar kısa süreli ve şiddetli antrenmanlar oluyor. Bedenimi zaman zaman masaj ve sauna ile dinlendiriyorum. Vücutta enerji depolarını toplamaya yönelik bir hafta geçiriyorum. En önemlisi de beslenme düzenini çok iyi ayarlamak. Son haftalarda mideyi olabildiğince küçültüp daha az ve daha sık besleniyorum.
Antrenmanlarda yeme – içme alışkanlığınızı nasıl dengede tutuyorsunuz? Diyetisyenden destek alıyor musunuz?
Bu sene için diyetisyenden destek almadım. Antrenmanlarımda özel hocalarım var birlikte çalıştığım onlar profesyonel destek sağlıyorlar. Maçlara 6 ay kala şekeri kesiyorum. Şeker içeren karbonhidratları kesiyorum. Glüteni çok az miktarda kullanıyorum ve kendim tahıllardan, meyvelerden karışımlar yapıyorum. Beslenme konusunda herhangi bir sıkıntı yaşamadan protein ağırlıklı öğünler yiyorum.
Profesyonel bir sporcu olarak beslenme ve antrenman planının olmazsa olmazları nelerdir?
İlk aşama antrenmanda devamlılığı sürdürmek. Bu uzun ve dikkatli çalışman gereken bir süreç. Sakatlanmaman gereken bir süreç.
Sakatlanmamak zorundasın çünkü bu bir bahane olamaz. Böyle şampiyon olamazsınız. Böyle basit yorumlarla tarihe geçemezsiniz. Her şeyi dengede tutmak zorundasınız bu işte çok iyi çalışmak ne kadar önemliyse çok iyi dinlenmeniz de gerekiyor.
Dünya şampiyonasına hazırlanırken 6 ay boyunca yapmış olduğum Triatlon etabı dahil hiçbir sakatlık yaşamadım ki sakatım diye de hiçbir antrenmanı terk etmedim.
Hatta bununla ilgili daha yeni yaşadığım bir olay var dünya şampiyonasında kaburgamı kırdım maç esnasında ama devam etmek zorundaydım ve o saatten sonra da zaten lazım değildi yani… maçı kazanmıştım çünkü.
Yeni nesil sporcu kardeşlerimizin en büyük dezavantajı da sakatlık konusunda fire vermeleri.
İkinci aşama beslenmede alışkanlık. Oluşturman gereken bir düzen varsa bir diyet varsa eğer bu senin alışkanlığın olacak. Hayatının rutini olacak. Şekerli besinlerden asitli içeceklerden uzak duracaksın. Eğer şampiyon olmayı hedeflediysen seni formdan düşürecek şeylerden vazgeçmek zorundasın. Vazgeçmelisin demiyorum. Zorundasın diyorum. Ve bi hususa daha değinmek istiyorum ödüllendirme fikrine karşıyım.
Örnek veriyorum 1 hafta çok iyi beslendin pazar günü kendine ödül verdin fastfood yiyeceksin kesinlikle olmaz. Böyle bir fikre katılmıyorum sen o ödülü istemeyecek kıvama gelmelisin. Kendini o kıvama getirmek zorundasın. Zaten sen onu kendinden uzaklaştırdığın zaman böyle bir ödül gereksinimi de duymayacaksın. Okuyucularımızın ve sporcularımızın da beslenmelerine çok dikkat etmelerini isterim.
Antrenörlerin sporcuları motive ettiği gibi sporcular da antrenörleri motive ediyor mu?
Antrenörün sporcuyla arasındaki bağ çok başkadır. Bir yandan ciddi ve profesyonel olmaları gerekir bir yandan da arkadaş gibi şakalaşıp sporu keyifli hâle getirmeleri gerekir. Sporcunun ilgisi, ciddiyeti ve kendini geliştirmesi antrenörü her zaman mutlu eder ve sporcu için emek verir onu en iyi şekilde motive eder. Sporcu tek başına yeterli olamaz. Antrenörüyle kurduğu diyaloğu, aralarındaki arkadaşlığı ve hoca sporcu ilişkisi dengesi çok önemlidir. Bunların hepsiyle alakalı bütünleşme de başarıyı beraberinde getiriyor.
Türkiye’de sizin alanınızda sporcuların dünya standartlarında çalıştığını ve dünya standartlarına ulaştığını düşünüyor musunuz?
Maalesef hayır. Olimpiyat tarihinde çok eski yıllardan beri ülkemize bir sürü madalya kazandıran sporcular var fakat maalesef son yıllarda bir düşüş söz konusu. Şu anda Türkiye dünya standartların altında diyebilirim. Bazı spor dallarında olimpiyatlara sporcu bile götüremiyoruz ne yazık ki… Gelecek nesillerde bu durumun değişeceğini düşünüyorum. Spor konusunda daha bilinçli bir toplum olma yolunda ilerliyoruz.
Müsabakalarda sizi çok etkileyen bir olay var mı?
Ben yaşamadım fakat hikayesinden etkilendiğim bir olay var. Rusya’da yaşanıyor. Bir boksör dünya şampiyonasında finale kaldığı sırada kaburgasından sakatlığı olduğu için finale kalsa da rakibini yeneceğini asla düşünmüyor ve yenilmektense antrenörüne çekilmek istediğini söylüyor. Hocası hiç zorlamadan ve stres yapmadan kabul ediyor. Boksörün üzerindeki gerginlik gidiyor ve akşam yemeğinden sonra sporcular kendi arasında şakalaşmak maksadıyla birbirlerine boks hareketleri yapıyorlar ve antrenör de boksörün karşısına geçip teknik yumrukları uyguluyor ve sporcu da zorlanmadan karşılık veriyor. Ardından antrenör ‘farkında mısın yarın rakibin olacak kişi aynı bu teknikte yumruk vuruyor ve sen çok iyi karşılık veriyorsun’ diyerek sporcuya farkındalık kazandırıyor. Boksör de kendine güvenerek maça çıkacağını söylüyor, ertesi gün de zaten şampiyon oluyor.
Gelecek hedefleriniz neler?
1 yıl daha dünya şampiyonasına katılmak istiyorum. Antrenörlük uzun bir süre düşünmüyorum çünkü ilgimi tamamen ona odaklarım ve hangi alanda olursam olayım en iyisini yapmaya çalıştığım için bundan sonra da ya en iyisini yapacağım ya hiç yapmayacağım. Sapanca’da bir Güreş kulübü kuracağız bununla ilgili Sapanca belediye başkanıyla görüşmelerimiz var. Burada daha iyi sporcular yetiştireceğiz
Antrenman dışında bir gününüz nasıl geçiyor?
Rutinim aynı aslında ticaret ile ilgileniyorum ve sporda nasıl en iyisini yapmaya çalışıyorsam ticarette de müşterilere en iyi hizmeti vermeye çalışıyorum. Evde ailecek yemek yemeye özen gösteriyorum. Hafta sonu da çocuklarla birlikte aktiviteler yapıp zaman geçiriyoruz.
Yaptığınız spor dışında hobileriniz nelerdir?
Aslında hangi sporu yaptıysam o benim için hobiden çıkmış oldu ve şampiyonluklar kazandım. Doğada vakit geçirmeyi seviyorum. Sakinlik bana huzur veriyor. Arkadaşlarımla sohbet muhabbet eşliğinde yürüyüş veya bisiklet turları yapıyorum. Yeni başladığım bir aktivite de avlanmak oldu. (Hiçbir canlıya zarar vermeden)
Örnek aldığınız birisi var mı?
Birini çok sevip ben de böyle olmak istiyorum dediğim kimse olmadı. Spor yaparken de o işte zirve neyse ona odaklanarak ve ona ulaşmak için ne yapmam gerekiyorsa onu yaşayarak yaptım.
Bu alanda kendini geliştirmek isteyen gençlere ve sporculara neler tavsiye edersiniz?
Disiplin. Disiplin tek bir kelime ama her şeyi kapsıyor. Daha iyi antrenman yaparsınız. Daha iyi dinlenirsin. Daha iyi uyursun. Daha iyi beslenirsin. Bunların hepsi disiplin üzerinden geçiyor. Sporcu kardeşlerimizin öncelikle hedeflerini belirlemeleri gerekiyor. Bahanelere sığınmadan hedeflerine odaklanmaları gerekiyor. Hepsine başarılar diliyorum.